Warning: The magic method Vc_Manager::__wakeup() must have public visibility in /home/turkboar/huzunbaz.com/wp-content/plugins/js_composer_salient/include/classes/core/class-vc-manager.php on line 205
mavi düşüme – HÜZÜNBAZ Skip to main content
Sizden Gelenler

mavi düşüme

By 03 Temmuz 2008No Comments
Sizden Gelenler

mavi düşüme

By 03 Temmuz 2008No Comments
Sizden Gelenler

Mavi Düşüme

By 03 Temmuz 2008No Comments

Image : Küçük bir martıydı yalnızca uzaklara bakıyordu aydınlık gözleri inanılması güç bir karanlıkta mavinin hürriyetine uzanıyordu düşleri .kentin korkularını soluyarak uçmak istiyordu kendi içine doğru.yaşadığı hayatın acımasızlıkları takılıyordu zihnine sıksık.boşa geçen hayatın bir daha asla yoluna çıkmayacağını düşünmüştü.uzun bir süre önce.ve bunu anladığı an başladı ızdırabı bu ızdırap bir düşe mavi bir düşe dönüştü sonra.bu düş için tekrar sarıldı hayata yeni aşklara yeni umutlara ve elbette yeni mavilere yol almalıydı her gün aynı yere konup kenti izliyordu.gün geçtikçe martının yüzüne benziyordu kent.bu tılsımın sıcak nefesi sarıyordu yüreyinin tozlu yollarını güneş her gün aynı ihtişamla yenileniyor göğe ayı yolculuyordu zamanın kızıl sevdasıyla denizi alıyordu içine sararan aşkların maviliğine sıkılıyordu günlerin sıradanlığına bunun yok etmenin tek yolu var diye düşünüyordu.aşk çünkü en çok aşk yakışıyordu ak kanatlarına kendinden kaçarken kendine yakalanıyordu.aşktan kaçarken aşka yol alıyordu.aslında aşktı onu martı yapan kıskanç bir yalnızlıkta izliyordu dalgaların sesiz haykırışlarını birden buzlu bir kırgınlık akmaya başladı gözlerinden ve bu kırgınlık günlerce bırakmadı peşini yine kente dalmıştı gözleri büyük bir çöküntüyle izliyordu kendine benzemeye başlıyan ışıklı yapışkan kenti mavi gözlü martı düşlemişti.hep onunla beraber aşkı yaşamak istiyordu.tanrının cennetinde ama bunun gerçekleşmeyeceyini biliyordu ne mavi gözlü martı nede tanrının cenneti zaman geçiyor ve martı yaşlanıyordu.artık kanatları o iç acıtıcı sesi çıkarıyordu yalnızca bir köşeden izliyordu geceleri günleri ayları mevsimleri ama hala mavi gözlü martının düşünü kuruyordu bu düşe olan aşktı onu yaşatan şey yaşamalı ve bulmalıydı .mavi gözlü martısını sıradan sesiz ve ola bildiğince hüzünlü bir gündü her yeri mavi görüyordu yer yüzünü bulutları vadileri ıslak ıslıklarını gözlerinin gördüğü her yere mavi bir düş kuruyordu birden güçlü bir kanat çırpıntısıyla irkildi martı gözlerini sesin geldiği yere çevirdi ve yaralı kalbi içini acıtan bir sızıyla maviye aktı bulmuştu onu mavi gözlü martısını yanı başındaydı şefkatle bakan gözlerinin içine büyütü bakışlarının anlamını ve gözlerini alamadı aşkın rehavetinden düşü artık yanı başındaydı nefes alış verişini dinliyordu tutkulu bir kıvranışla birden uçmaya başladı mavi gözlü martısı ama o gidemedi aşkı peşinden güçü yetmiyordu üçamıyordu artık ak kanatları aşka kanat çırpamıyordu artık bu sana yazdığım ikinci bölüm kadar bekleyişe ramen gidememiş biliyormusun bunu okurken ağlamadım desem yalan olur hayat o kadar garip geliyorki bazen hayatmı bizi kulanıyor yoksa bizmi onu bilmiyorum gerçekten o bana bu şansı vermedi veya cesaret edemedi neyse birileri tarafından böyle güzel bir şekilde sevilmek çok mükemel bir kendine iyi bak

Image

Image : Küçük bir martıydı yalnızca uzaklara bakıyordu aydınlık gözleri inanılması güç bir karanlıkta mavinin hürriyetine uzanıyordu düşleri .kentin korkularını soluyarak uçmak istiyordu kendi içine doğru.yaşadığı hayatın acımasızlıkları takılıyordu zihnine sıksık.boşa geçen hayatın bir daha asla yoluna çıkmayacağını düşünmüştü.uzun bir süre önce.ve bunu anladığı an başladı ızdırabı bu ızdırap bir düşe mavi bir düşe dönüştü sonra.bu düş için tekrar sarıldı hayata yeni aşklara yeni umutlara ve elbette yeni mavilere yol almalıydı her gün aynı yere konup kenti izliyordu.gün geçtikçe martının yüzüne benziyordu kent.bu tılsımın sıcak nefesi sarıyordu yüreyinin tozlu yollarını güneş her gün aynı ihtişamla yenileniyor göğe ayı yolculuyordu zamanın kızıl sevdasıyla denizi alıyordu içine sararan aşkların maviliğine sıkılıyordu günlerin sıradanlığına bunun yok etmenin tek yolu var diye düşünüyordu.aşk çünkü en çok aşk yakışıyordu ak kanatlarına kendinden kaçarken kendine yakalanıyordu.

Read More

Leave a Reply

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.